03 Haziran 2024

Neydi "normal"; emeğin değersiz, itirazın hapis, sessizliğin makbul, kayyımın sıradan olduğu düzen değil mi?

İktidar ile sadece görüşerek ya da ülkenin her alanda birikmiş sorunlarıyla ilgili mitingler düzenleyerek normalleşme olmayacak. Ya da "yasak savar tepkilerle"… Muhalefet, başta sistem değişikliği; büyük yeni bir planı kamuoyuna sunarak, desteğini alarak, sonunun erken seçim de olabileceği bir çalışmayı devreye almalı

Hakkâri Belediyesi'ne kayyım atandı. DEM Parti Belediye Eş Başkanlığı görevine seçilen Mehmet Sıddık Akış, Van'da gözaltına alındı, İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden uzaklaştırıldı.

Türkiye, son sekiz yılı baskıcı otoriterizme dönüşmüş bir rejimle 22 yıldır yönetiliyor. 2017 referandumuyla geçilen cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, iktidar ortağı MHP'nin de çektiği çizgiler, verdiği onaylar içinde kuvvetler birliği üstüne kurulu yapısıyla ülkeyi ekonomiden yargıya bir kaostan diğerine savuruyor. 31 Mart sonrası alınan önemli seçim başarısı sonrası CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in başlattığı "makama saygı - normalleşme - yumuşama" çabaları nasıl şekillenecek diye bir beklenti oluştu. Özel'in Tayyip Erdoğan'ı ziyareti ardından Erdoğan'ın önümüzdeki hafta CHP Genel Merkezi'ni ziyaret edecek olması, Erdoğan - Özel görüşmesinden sonra Adli Tıp Kurumu raporuna rağmen uzun süredir hapiste tutulan yaşlı generallerin serbest bırakılması "sevinçle" karşılandı.

MHP lideri Devlet Bahçeli, bir süre önce her zamanki net tavrıyla "usulde değil üslupta yumuşama" diyerek mevcut sistemin, icraatların süreceği mesajını verdi. Erdoğan da mevcut yönetim sisteminden dönüş olmayacağını pek çok kez vurguladı, odaklanılması gerekenin "yeni Anayasa" olduğunu söyledi. 31 Mart'taki yenilgi ve uzun süredir AKP oylarının erimesiyle parti içinde kimi gruplar bir yol arayışındaydı. "Hukuk devleti"nden daha çok bahsedilen Kopenhag Kriterleri'nin uygulanmasından bahseden...

Peki, 3 Haziran itibariyle geldiğimiz yerdeki durum nedir? TÜİK'e göre bile enflasyon yüzde 75.45. (ENAG yüzde 120.66 diye hesapladı.) Ya ücretler? Emeğin milli gelirden aldığı pay? Yüzde 30'lardan yüzde 20'lere düştü. 17 bin 2 TL'lik asgari ücrete ara zam da yapılmayacak. Çalışanların çoğunun asgari ücret ve civarında maaş aldığı, enflasyonun patladığı böyle bir ortamda sıkın dişinizi denecek milyonlara "normal normal". Ya emekliler? Bir kısmı 10 bin TL taban ücret ile var olmaya çalışanlar? Onlara ilk altı aylık enflasyona göre yapılacak yüzde 25 civarı zamla ne yapacaklar? Servisleri kaldırılan memurlar, gıdadan barınmaya en temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlananlar, ne eğitimde ne işte milyonlarca genç…

Ya hukuk? Muhalefette olduğu için siyasi davalarda özgürlüklerini, pasaportlarını, çalışma şansını kaybedenler? Gezi'den Kobani'ye hapistekiler... Ve bittiği sanılan, umulan kayyımlar… Hakkâri Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış gözaltına alındı. Yerine Vali kayyım atandı. Yüksek Seçim Kurulu'nun seçilebilir kararı verdiği Akış için, 2014 tarihli bir dava ile devam eden bir soruşturmayı gerekçe göstererek görevden alan İçişleri Bakanlığı. Üçüncü kayyım dönemi…

Meclis Başkanvekili, DEM Partili Sırrı Süreyya Önder, Meclis'i yönetirken aynı saatlerde hakkında istenen 38 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının davası sürüyordu geçen hafta. Bu hafta DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi'nin toplantısı için Paris'e gidecekken yasama dokunulmazlığına rağmen havaalanından yurt dışı yasağı gerekçesiyle geri döndürüldü.

Normalleşme arayan siyasetçiler, muhalefettekiler düşünmeli. İktidar ile sadece görüşerek ya da ülkenin her alanda birikmiş sorunlarıyla ilgili mitingler düzenleyerek normalleşme olmayacak. Ya da "yasak savar tepkilerle"… Muhalefet, başta sistem değişikliği; büyük yeni bir planı kamuoyuna sunarak, desteğini alarak, sonunun erken seçim de olabileceği bir çalışmayı devreye almalı. Aslında normalin bir tarife ihtiyacı var. Yıllardır Erdoğan'dan başka lider tanımamış, görmemiş milyonlar için de muhalefetin kendisi için de… Bugün için "neydi normal; emeğin değersiz, itirazın hapis, sessizliğin makbul, kayyımın sıradan olduğu düzen değil mi? Buna itiraz edilmeyecek mi?

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü ve Ayşenur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan avukat oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

Yazarın Diğer Yazıları

Devlet Bahçeli 2024’ün en kritik ‘oyun değiştirici, kurucu’ ismi oldu

2024’ün ilk üç ayını başarılı geçirip birinci parti olan ana muhalefet; son üç ayda iktidara, Bahçeli’ye, Erdoğan’a kaptırdığı söz, gündem belirleme gücünü yeniden ele alabilecek mi?

Kalabalık bir yalnızlığın içinde, toplumsallığın çöküşü

Türkiye’nin durumunu dünyanın genelindeki ‘beyin çürümesini de kapsayan’ kalabalık içindeki yalnızlık olarak düşünebiliriz. Bu durumdan çıkışın yolu ortak değerler, acılar, mutlukları elbette demokrasi ve hukukun içinde yeniden anlamlandırmadan geçiyor

Dışarıdaki ‘özgüven’ içeriye ‘baskı’ olarak yansıyor, 2025 özgürlükler konusunda çok zor yıl olacak

Suriye’de oluşan yeni rejimin riskleri, oluşabilecek sıkıntıların faturasının Türkiye’ye yazılması ihtimâli olsa da şu an itibarıyla Erdoğan, Fidan ve Kalın dünyadaki pek çok ülkenin de Suriye’deki gelişmeler konusunda referans aldığı-ciddiye aldığı en önemli üç isim

"
"